Çocuklar, bir ülkenin geleceği ve umudu olmalarının yanı sıra,
toplumun en kırılgan grubunu da oluşturmaktadırlar. Bu nedenle en iyi koşullarda
dünyaya gelmelerinin sağlanması, büyümeleri ve gelişmeleri için en uygun ortamın
hazırlanması, geleceğe dönük fiziksel, ruhsal ve zihinsel donanımlarının en üst
düzeyde oluşturulması ülkenin geleceği açısından yaşamsal önem taşımaktadır.
Programlar çocukların sağlık ve gelişimini izlemeyi, desteklemeyi ve sorunları
sağaltmayı amaçlar. Çocuk izlemlerinde temel öngörü, hastalık ortaya çıktıktan
sonra iyileştirmek için uğraşmak yerine, hastalığa zemin hazırlayan koşulların
önceden tespit edilerek önlenmesidir. Bu hem daha sağlıklı, hem de daha ekonomik
bir yaklaşımdır. Sağlam çocuk izleminde amaç; sağlıklılığı sürdürmek, bebek ve
çocuk ölümlerini, hastalık, sakatlıkları azaltmak ve önlemektir. Daha geniş
anlamda, sağlığın geliştirilmesi ve desteklenmesini sağlamaktır.
Ülkemizde doğan her çocuk; doğumdan sonra ilk yıl içinde 9, 6 yaşına dek 17
defa ve bundan sonrada okul çağı boyunca yılda bir kez izlenmektedir. Taramalar,
hastalıkların belirti ve bulgu vermeden belirlenmesini amaçlar. Çocukluk çağı
taramaları bu kapsamda sunulan en temel koruyucu sağlık hizmetleridir ve
yenidoğan döneminden başlayarak çocuk izlemleri içerisinde ücretsiz
sunulmaktadır.
Topuk
Kanı Taraması-Yenidoğan Metabolik ve Endokrin Hastalık Taraması:
Doğan her bebeğin Fenilketonüri, Konjenital Hipotiroidi, Kistik
Fibrozis ve Biyotinidaz Eksikliği yönünden taranması önemlidir. Çünkü bu
taramalar sayesinde, bu hastalıklar nedeniyle oluşabilecek, geri dönüşümü
olmayan hasarlar engellenebilmekte veya etkileri azaltılabilmektedir. Sadece
topuğundan alınacak birkaç damla kan ile çocuklarımızın hayata sağlıklı
başlamasını sağlayabiliriz. Ülkemizde 2008 yılından itibaren Yenidoğan Tarama
Programı başlatılmış olup, 2019 yılında ilimizde 9177 yenidoğan taranmış olup,
9 tane Fenilketonüri, 63 tane Konjenital Hipotiroidi, 1 tane Kistik Fibrozis ve
9 tane Biyotinidaz Eksikliği tanısı alan yenidoğanın tedavileri başlatılarak
takipleri Aile Hekimlikleri tarafından yapılmaktadır.
Yenidoğan İşitme Taramaları:
İşitme kayıpları, çocuğun o lisana özgü sesleri oluşturarak
konuşmasını geciktiren ve bozan en önemli faktördür. Yapılan araştırmalar işitme
kaybının saptanması bakımından en kritik dönemin "yeni doğan dönemi" olduğunu
ortaya koymaktadır. İşitme engeli ile doğan, bu engeli fark edilmeyen bebeğin
dil gelişimi durur ve bununla birlikte zihinsel, sosyal ve ruhsal gelişimi
yavaşlar. Erken teşhis konup ve erken rehabilite edilen bebeklerin dil
gelişimine paralel olarak; zihinsel sosyal ve ruhsal gelişimleri de olumlu yönde
etkilenir. Doğduktan sonra en geç altı ay içinde işitme engeli teşhisi konan ve
işitme cihazı uygulanıp özel eğitime alınan bebeklerin konuşma becerisi normal
yaşıtlarına benzer seviyede gelişebilir. Ülkemizde 2008 yılından itibaren
Yenidoğan İşitme Tarama Programı başlatılmış olup, 2019 yılında ilimizde 10828
yenidoğana işitme tarama testi yapılmış, 2 bebeğe yapılan taramalar sonucunda
işitme kaybı tanısı konulmuş ve tedavisine başlanmış olup takipleri Aile
Hekimlikleri tarafından yapılmaktadır.
Çocukluk
Çağı Görme Taramaları:
Görmenin normal gelişimini engelleyecek risk etmenlerini saptamak ve
yetersiz görmesi olan olguları erken dönemde tanımak, tedavi etmek için 36-48
aylık çocuklara ve okul çağı çocuklara (ilkokul 1. sınıflara) Görme Taraması
Programı başlatılmıştır. Çocuklarda yapılacak görme taramaları ile tanınabilen
hastalıkların başında; şaşılık, kırma kusurları, katarakt ya da göz tembelliği
gelmektedir. Görme taraması için aile hekiminize başvurulmalı gerektiğinde
mutlaka göz hastalıkları uzmanının olduğu bir üst merkeze sevk edilip ileri
testler uygulanmalıdır. Eğer görme ile ilgili bir hastalık tanısı alırlarsa, o
zaman hastalığın türüne ve nedenine göre tedavi seçenekleri mümkündür. İlimizde
1. Sınıfta öğrenim gören 12359 öğrenciye görme tarama testi uygulanarak gerekli
hallerde bir üst basamağa sevki sağlanmıştır.
Gelişimsel Kalça Displazisi Taraması:
Halk arasında doğumsal kalça çıkığı olarak ta bilinen Gelişimsel
kalça displazisi (GKD), kalçayı oluşturan yapıların anne karnında oluşumları
sırasında normal olmalarına karşın, çeşitli nedenlerle sonradan yapısal bozulma
gösterdiği dinamik bir hastalıktır. Bu hastalığın erken dönemde teşhis ve
tedavisinin başlatılmasına yönelik olarak bir tarama programı yürütülmektedir.
Bebek 1 aylık olunca fizik muayenesinin yapılması için aile hekimine
götürülmesi, risk faktörü taşıyan veya muayenede GKD açısından şüpheli görülen
bebeğin ortopedi uzmanına yönlendirilerek gerektiğinde radyolog tarafından da
4-6 haftada kalça ultrasonu ile değerlendirilmesi erken tanı ve tedavi için
önemlidir. Yaşamın ilk 6 ayında çeşitli ortezler kullanılır ve kısa sürede
kolaylıkla tedavi edilebilirken, yaş büyüdükçe düzeltme ve alçı, daha ileriki
dönemlerde cerrahi tedaviler kullanılmaktadır. Tedavi geciktikçe kullanılacak
yöntemler daha zor ve kalıcı sakatlık riski daha yüksek olmaktadır. İlimizde
2019 yılında 9278 yenidoğan taranmış olup risk faktörü taşıyan bebekler erken
tanı ve tedavi için yönlendirilerek takipleri Aile Hekimlikleri tarafından
yapılmaktadır.